TSE 825
TSE 825 KRİTERİ VE DİĞERDOĞAL BAĞLAYICILI ISI YALITIMI SIVA VE KAPLAMALARININ DURUMU HAKKINDA
Malumları olduğu üzere enerji tasarrufu nedeniyle tüm konutların Enerji Kimlik Belgesi almak zorunluluğu vardır. Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı bir ülkenin bu uygulamayı yapması elzemdir. Hatta ülkemiz enerjiye sahip olsa dahi bu uygulamanın kaçınılmaz olduğu kanaatindeyiz. Ancak;TSE-825 standartları ısı yalıtımının neredeyse EPS ve XPS kullanımı dışındaki her türlü girişimin engellenmesi amaçlanarak, hazırlanmış bir kriter olduğu, bu kriterin insan sağlığı, çevre sağlığı, doğa dostu diğer yalıtım ürünleriyle
yakalamanın adeta imkansız olabileceği bir şekilde altyapı hazırlandığı kanaat ve görüşündeyiz. Yaklaşık 5 yılık araştırma ve ölçümler sonucunda aşağıdaki tespit ettiğimiz hususların bu kriterin eksik olduğu EPS ve XPS dışında diğer ürünlerin uygulama dışı bırakılması için her türlü tedbirin düşünülerek bu kriterin vasıflarının belirlendiği kanaati oluşmuştur. Tespitlerimizden bazıları aşağıdaki gibidir.
- Her ne kadar hafif bir malzeme olarak görülse de XPS ve EPS uygulamalarında 1 m2 yüzeyi kaplamak için 6-6,5 kg. yapıştırma harcı gerekmektedir. Bunun üzerine file ile beraber 2-3mm. kalınlıkta file sıvası uygulanmaktadır, Bu işlem en az 3,5-4,5 kg. arası bir ağırlık bindirmektedir. Yine file üstü sıvanın üzerine tesviye sıvası yapılarak 1-2 kg. daha ağırlık binmektedir. En son hamlede ise; Kot farkları ve straforlar arası kodların tesviyesi için dekoratif bir malzeme sıvası uygulanmakta olup, bu uygulama da en az 4-5 kg. yük bindirmektedir. 1metrekare yük; bu durumda ortalama ağırlığı dikkate alırsak 1 metrekare ye en az 15 kg. yük bindirmektedir. Bu yük binanın yüzeyine asılmaktadır. Ayrıca 1 metrekare, strafor için darbeli matkapla duvara 10-12 adet delik açılarak, tuğlaları paramparça ettiği gibi kolon ve kirişlere büyük zarar vermekte olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
- Yine XPS veya EPS ile kaplanan yüzeyler nefes almaktan izole edilmekte olup, binaların nefes almalarının faydaları veya zorunluluğu göz ardı edilmektedir. Binanın nefes almaması veya içerideki buharı, rutubeti, nemi dışarı atamaması nedeniyle sebep olacağı sorunlar herkesin malumudur. Yani 4 kişinin mantolama yapılmış bir odada 2-3 saat kaldıktan sonra odada bulunması gereken oksijen oranının ne ölçüde düştüğü ve tam aksine karbondioksit oranın da ne ölçüde arttığı malumunuzdur. Hayatın olmazsa olmazı oksijenin yok edildiği ortamlarda vatandaşlarımızın yaşamaya zorlanması düşündürücü olduğu gibi bunun huzursuzluğa sebep olacağı, fiziksel ve ruhsal problemlerin de sonucunun enerji tasarrufundan elde edilen faydadan daha da çok zararlar vereceği gözden kaçırılmamalıdır. Sağlık harcamalarının maliyetinin yüksek olması nedeniyle devletimizin hastalıklara neden olabilecek her türlü etkeni ortadan kaldırmaya çalıştığı bilinmektedir. Ülkemizin insanı artık 3. dünya ülkesi insanı değildir. Bu uygulamanın bizim vatandaşlarımıza büyük sorunlar getireceği korku ve endişesini taşıyoruz. Özellikle çocuklarımızın . Çünkü onlar bu ortamda daha uzun süre kalıyorlar. Bünyeleri daha hassas ve daha korumasızlardır.
- XPS ve EPS ile kaplanan veya mantolama yapılan işlemlerin sağlamlığı ve ömrü ile ilgili tespitler sonucunda; Yapılan uygulamaların özellikle zemine yakın bölümlerde 1-2 ay gibi sürede delik deşik olduğu, en hafif şekliyle bir futbol, basketbol topunun çarpma mukavemetinde bile dayanamadığı bilindiği halde vazgeçilmez bir uygulama gibi kabul görmesi de anlaşılamamaktadır. Öte yandan kullanım ömrü doğal ortamda 5-10 yıl olduğu ilköğretim 6, sınıf kitapların da çocuklarımıza öğretilmektedir. Doğal ortamda 5-10 yıl ömür biçilen bu malzemenin bu kadar maliyetlere uygulanması doğru bir işlem olmasa gerek diye düşünüyoruz. Sökülmesi hadi diyelim ki 10 yıl ömrü makul bir süre olarak kabul edersek 10 yıl sonra mantolama yapılan yüzeyleri değiştirmeye kalktığımızda önümüze çıkacak sorunların büyüklüğü ve çaresizliği karşısında ne yapacağımızı bilemeyecek duruma düşüneceğimizde bir gerçektir. eminiz. Nasıl mı ? farz edin mantolama yapılan yüzeyi söküp yeniden mantolama yapacağız. File üstü sıvaları da ayrı kolayca söküp attığımızı da var sayalım. Peki köpükleri de yapıştırıcılardan ayırdığımızı düşünelim straforu alt sıvadan kazıyarak söktüğümüzde farz edelim, Ancak; strafor altı yapıştırıcı sıvaların sökülmesi imkansız olacaktır. Tekrar ikinci bir sıva kapatılması ise binaya en az 2-3 kat daha yük getirtecektir. Bir de tekrar mantolama yapıldığında bindirilen yük metrekarede 60-70 kg arası değişecektir.Öte yandan duvarda 3-4 yıl kalan bir EPS veya XPS’i sökmeye kalktığınızda duvara gelen kısım en az 1-2 cm. toz hale gelmiş olacağından bu tozu soluyan veya burnuna kaçıran işçi çalışmaya devam edemez. Okulda bir yangın çıktığında öğrencilerin 2-3 dakika EPS veya XPS dumanı soluması onların hayatını karartacak düzeyde zehirli ve öldürücüdür. Öte yandan sökülen straforların nasıl imha edileceği ise; bir muammadır. Kimse bunun nasıl yapılacağını söylemiyor. Hafriyat dökümüne 1 parça strafor karışırsa hafriyatçı onu araçtan atıyor. Niçin attığını sorduğumuzda hafriyat döküm yerinde 1 parça dahi olsa 2500TL. cezası var diyor. Peki bu malzemenin imhası nasıl yapılacaktır. Geri dönüşüm imkanı var mıdır? Bu sorulara tamamen kapalı, son derece düşündürücü ve ürkütücü bu malzemenin diğer yalıtım malzemeleri için kriter alınması bir o kadar daha düşündürücüdür.
- XPS-EPS kaplamalı binalarda dış cephe ısısının dikkate alınmadığı tespit edilmiştir. Halbuki bu tür uygulama yapılan yüzeylerde güneşli açık havada yapılan dış cephe ısı ölçümlerinde farz edelim hava sıcaklığı 30 derece ise duvar sıcaklığı açık renklerde 40-45 derece koyu renklerde ise en az 50-55 derece ölçümler kaydedildi. Bu ölçümlerde görülen bu sıcak duvarların çevreye yaptığı sera etkisi dikkate alındığında ise; çevrenin bu uygulamadan nelere maruz kaldığını siz düşününüz. Biliyoruz ki büyük şehirlerde sera etkisi nedeniyle ısı adacıkları oluşuyor. Bu ürün çevreye tamamen zararlıdır, karartıyor, buna müsaade edilmemesi gereklidir. Bu tür malzemeler kimyasal yapıları gereği sıcağı veya soğuğu çabucak üzerine toplar ve bu toplanım sonucu maruz kaldığı ısı 2 katına çıkabilir. Yazın bu tür binalarda duvara sıcaktan dokunamayacağınız gibi, kışın da soğuk olduğu için dokunamazsınız. Sadece kalınlık nedeniyle doyum noktasına gelene kadar ısıyı üzerine biriktirir ve belli bir aşama sonrası ise bunu duvara yansıtır. Konutlar gece saat 2-3’e kadar serinlemez. Bu durumda; bu tür malzemelerin kalınlığı ile diğer çevre dostu doğal malzemelerin kalınlığını eşit tutmak eşyanın tabiatına aykırıdır. Öte yandan doğal malzemelerin uygulandığı duvarların dış ölçümünde normal hava sıcaklığının 2-3 derece üzerinde bir ısı görüldüğü halde EPS ve XPS’n10-15 derece daha fazla ısınması nedeniyle malzeme kalınlık hesabında TSE-825 (mantolama ) kriterinin belirlediği kalınlığın istenmesinin tamamen yanlış olduğu ortaya çıkmaktadır. EPS veya XPS’in dayanıklı uzun ömürlü olduğunu iddia edenler sıva türü uygulanabilecek malzemelerin önünü kesmek için uygulanacak ( doğal çimento katkısız ) sıvaların kopma gücünü en az çimentolu sıvalar kadar kopma mukavemetinde sahip olması istenmektedir. Halbuki mantolama yapılan duvarlardaki kopma mukavemeti doğal sıvalardan istenen mukavemetin 1/8 ‘i bile değildir. Rüzgarla patır patır soyulması herkesçe bilinmektedir. Kısacası doğal sıvaların yapıları itibariyle soğuk ve sıcaktan az etkilendiği, yansıtma özelliği nedeniyle mantolama gibi üzerinde ısı toplamadıkları, dikkate alınmalıdır. Ölçümler ona göre yapılmalıdır.
- Öte yandan 1 metrekare yüzeye 5mm. Uygulandığında 4cm. Kalınlıktaki XPS ( 32 dansite ) daha iyi yalıtım yaptığı tarafımızdan tespit edilmiştir. Hatta bazı bölgelerde 3mm. Kalınlıkta doğal malzemeler daha iyi performans sergilemektedir. Bunların titizlikle incelenmesi ve ülkemizi bu ağır sıkıntıdan kurtarmanın yollarının aranması TSE yetkilerinin olmazsa olmazlardan biri olmalıdır. Diye düşünüyoruz. Ülkemiz konut üretiminde dünya ülkeleri içerisinde en üst seviyelere gelmişken o güzelim binalarımızı XPS-EPS gibi asbestten farksız ürünlerle kuşatarak ısı yalıtımı yapmaya çalışırken; 5-10 yıl sonra önümüze çıkacak sorunları şimdiden çözmeyi planlamanız gerekmez mi? Deprem kuşağındaki binalarımızın yüzeylerine bu kadar ağır malzemeleri kullanmamız şart mıdır? Herkes Amerika ve Avrupa’nın bitirdiği bu teknolojinin ülkemize karartacağı kanaatindedir. Bu endişe hep devam etmektedir. Halbuki doğal sıvalarla yapılan uygulamalarda bu ağırlık1 m2’de 1kg kadar düşebilmektedir. Yine; dayanıksız, yangına karşı duyarlı bu malzeme biraz ısındığında karasakız olup; alev aldığında meşale gibi yanmaktadır. 10-20-30-40 kat binalarda bunu uygulamanın mantığı nedir? 1.katta çıkan yangın 15 dakikada 30. kata asıl ulaşabiliyor?
Üzerinde biriktirdiği aşırı ısı ve soğuk nedeniyle genleşme kabiliyetini 3-4 yılda kaybeden bu malzemenin özelliğini kaybettiğinde kaybedenin ülkemiz olacağı gözden kaçırılmamalıdır. Aslında maliyetini amorti etmeden özelliğini kaybeden bir malzeme diyebiliriz.
- Dayanıksızlığı nedeniyle üzerinde meydana gelecek çatlamaların altına aldığı suyu bir daha atamayacağı, bu malzemenin altında barındırdığı nem nedeniyle binaların ana gövdesine verdiği zararlar ile içeriye bıraktığı nemler dahi bu malzemenin gözden geçirilmesine yeter de artar. Halbuki doğal sıvalar bina ile bütünleşerek çok daha uzun ömürlü dayanıklılığa sahiptir. Yukarıda bahsi geçen konular ışığında TSE 825 normlarının yeniden gözden geçirilmesi mantolama ya alternatif doğal ürünlerin önünün açılması için çalışmaların TSE kumunca öncelikli olarak ele alınması elzemdir. Ülkemizi 3-5 yıl sonra sıkıntıya sokacak bu uygulamanın mutlaka alternatiflerinin dikkate alınmasını arzu ediyoruz. Öte yandan tamamen doğal malzemelerin sadece kalınlığına bakılarak oranında değerlendirilmek yanlış bir uygulamadır. Bir çok malzeme radyan ısıyı %40-70 oranında reflekte ederek duvarların ısınmasını ve soğumasını engelliyor. Bu malzeme en ufak bir boşluk bırakmadan binayı tamamen kaplayabiliyor. Çevre dostu, sağlıklı, herhangi bir radyoaktif madde ihtiva etmeyen ömür boyu bina ile yaşayan, nem, rutubet yapmayan. Mantolama da bunları aramak bu ülkenin hakkı değil mi? Ayrıca; uygulama süresi ve maliyet açısından da hiçte uygun olmayan bu malzemenin tüm binalara uygulanması mümkün olamaz. Çükçü buna yetecek zaman yok. Her sokakta bir mantolama şirketi olsa dahi bu mümkün değildir. 2017 yılına kadar böyle bir projenin yetişemeyeceği hatta 2100 yılına kadar dahi bunun başarılamayacağı bir gerçektir.
Bir işçi ortalama günde bitmiş haliyle 15-20 metrekare iş üretebilir. İşçilik maliyetinin ve zaman kaybının önlenmesi açısından EPS ve XPS gibi malzemelere alternatif malzemelerin tercih edilmesi şarttır. Ayrıca; 19 Aralık 2017 tarih ve 26735 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan 2007-12937 sayılı binaların yangından korunması hakkında Yönetmelikte TS EN 13501-1’e göre yanıcılık sınıfı E olan ( DIN 4102’ye göre B1 ) ve normal Alevlenici özellik taşıyan Ekspande Polisten ( EPS ), Ekstrü de polisten ( XPS ) köpükler ile bunların türevleri olan takviyeli EPS gibi piyasada farklı ticari markalarla satılan tüm yanıcı izolasyon malzemelerinin 2 katın üzerindeki binalarda dış cephelerde kullanımı yönetmelik ile yasaklanmıştır. Bu yasağa uyulmaması halinde sorumlular hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5236 sayılı kabahatler kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılacağına dair madde de aynı yönetmelikte yer almaktadır. Yine; 2009 / 15316 bakanlar kurulu kararı ile Binaların yangından korunması hakkında yönetmelik ile yasaklanmıştır.
Son olarak; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 9422 sayı ve 16.07.2014 tarihi Isı Yalıtım Dış Cephe Uygulamaları ile ilgili ( 2014-17 ) sayılı genelgede EPS veya XPS’in kullanımının yasak, uygulanmasının imkansız ve yasak olduğu görülecektir. Tüm bu bilgilerin ışığı altında TSE 825 kriterinin yeniden gözden geçirilmesi, doğal ve çevre dostu ürünlerin önünün açılması için gerekli işlemlerin yapılmasının arz ederiz,
Saygılarımızla.